top of page

İŞÇİLİK ALACAKLARININ TAHSİLİ İSTEMİ

AV.NİHAT KAYA

21 Nis 2025

Mahkemece Dosya Kapsamına ve Davacı İddiasına Uygun Olmayan Gerekçeyle İş Sözleşmesinin Davacı Tarafça Haklı Nedenle Feshedildiğinin Kabulüyle Hüküm Tesis Edilmesi Usul ve Kanuna Aykırılığı

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2024/11016

K. 2024/12468

T. 25.9.2024

• İŞÇİLİK ALACAKLARININ TAHSİLİ İSTEMİ ( Mahkemece Dosya Kapsamına ve Davacı İddiasına Uygun Olmayan Gerekçeyle İş Sözleşmesinin Davacı Tarafça Haklı Nedenle Feshedildiğinin Kabulüyle Hüküm Tesis Edilmesi Usul ve Kanuna Aykırılığı )

• HİZMET SÜRESİNİN BELİRLENMESİ ( Davacının 17.04.2014 16.04.2015 Tarihleri Arasındaki Çalışma Dönemine İlişkin Olarak Davalının Haksız Feshine Yönelik İddiasını İspat Edemediğinin Kabulüyle Tazminat Hesabına Esas Hizmet Süresinin Bu Dönem Dışlanarak Belirlenmesi ve Davacının 17.01.2014 Tarihindeki Ücreti Üzerinden Hesaplama Yapılması Gerektiği Hususunun da Göz Ardı Edilmemesi Gereği )

• GEREKÇE İLE HÜKÜM ARASINDAKİ ÇELİŞKİ OLMASI ( İşçilik Alacaklarının Tahsili İstemi/Mahkemece Bozmaya Uyulmuş Olmasına Rağmen Bozma Gereği Yerine Getirilmediği - Fazla Çalışma Alacağına Yönelik Olarak Karar Gerekçesi İle Hüküm Fıkrası Arasındaki Çelişki Giderilmeden Usule Aykırı Hüküm Tesis Edildiği/Karar Gerekçesi İle Hüküm Fıkrası Arasındaki Çelişki Giderilmesi Gerektiği )

• VEKALET ÜCRETİ ( Davacının Dava ve Islah Talebine Konu Alacak Tutarı İle Hüküm Altına Alınan Tutarlar Gözetildiğinde Davacı Yararına Hükmolunan Vekâlet Ücretinin Kabul ve Ret Oranlarına Göre Hatalı Hesaplandığı/Bozma Gerekleri Yerine Getirildiğinde Oluşacak Duruma Göre Kabul Edilen Tutar İle Talep Tutarı Gözetilerek Taraflara Yüklenecek Yargılama Gideri ve Vekâlet Ücretinin Yeniden Usule Uygun Şekilde Belirlenmesi Gerektiği )

6100/m.25

4857/m.17,24,25,41,63,120

1475/m.14

ÖZET : Uyuşmazlık; iş sözleşmesinin kim tarafından ne şekilde feshedildiği, buna göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, kıdem ve ihbar tazminatına esas alınması gereken hizmet süresinin belirlenmesi ile fazla çalışma alacağının hesabı ile fazla çalışma yönünden Mahkeme kabulünün gerekçesine ilişkindir.

Dosya içeriğine göre irade fesadı olgusu sübut bulmadığı gibi gerek dava dilekçesinde gerek yargılama aşamasındaki tüm beyanlarında işveren feshine dayanan davacı tarafça, iş sözleşmesinin ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı olarak feshedildiğine dair herhangi bir iddiada da bulunulmamıştır. Buna rağmen Mahkemece dosya kapsamına ve davacı iddiasına uygun olmayan gerekçeyle iş sözleşmesinin davacı tarafça haklı nedenle feshedildiğinin kabulüyle hüküm tesis edilmesi usul ve kanuna aykırı olmuştur.

Yapılması gereken iş, davacının 17.04.2014-16.04.2015 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin olarak, davalının haksız feshine yönelik iddiasını ispat edemediğinin kabulüyle tazminat hesabına esas hizmet süresinin bu dönem dışlanarak belirlenmesi ve davacının 17.01.2014 tarihindeki ücreti üzerinden hesaplama yapılması gerektiği hususunun da göz ardı edilmemesidir. Belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Mahkemece bozmaya uyulmuş olmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmemiş; fazla çalışma alacağına yönelik olarak karar gerekçesi ile hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilmeden usule aykırı hüküm tesis edilmiştir. Karar gerekçesi ile hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilmeli, davacı tarafça fazla çalışma alacağına yönelik olarak herhangi bir temyiz talebinde bulunulmadığı da gözetilerek davalı taraf yararına oluşan usuli kazanılmış haklar ihlal edilmeden oluşturulacak gerekçeye göre karar verilmelidir.

Davacının dava ve ıslah talebine konu alacak tutarı ile hüküm altına alınan tutarlar gözetildiğinde davacı yararına hükmolunan vekâlet ücretinin, kabul ve ret oranlarına göre hatalı hesaplandığı anlaşılmakla; bozma gerekleri yerine getirildiğinde oluşacak duruma göre kabul edilen tutar ile talep tutarı gözetilerek taraflara yüklenecek yargılama gideri ve vekâlet ücretinin yeniden usule uygun şekilde belirlenmesi gerektiği de göz önünde bulundurulmaldır.

DAVA : Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının 13.04.2010-16.04.2015 tarihleri arasında davalı ... Yapı ve Tic. AŞ'nin ( ... Yapı Şirketi ) Cezayir'de bulunan işyerinde beton pompa operatörü olarak net 2.000,00 USD ücretle çalıştığını, yemek ve yol yardımından faydalandığını, davalı işyerinde 08.00-22.00 saatleri arasında 7 gün çalıştığını, dinî bayramların ilk günü hariç tüm ulusal ... ve genel tatil günlerinde çalıştığını ancak bu çalışmaları karşılığı hak ettiği ücretlerinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, pasaportunu alabilmek için istifa ve ibraname imzalamak zorunda bırakıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacaklardan, müvekkili Şirketten sözleşme ile iş yükümlenen ...'nın sorumlu olduğunu, müvekkili Şirkete husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının davalı Şirket nezdinde 13.04.2010-16.04.2015 tarihleri arasında kesintisiz çalışmadığını, son olarak 27.04.2014-16.04.2015 tarihleri arasındaki çalışma döneminde 2.000,00 USD ücretle çalışması konusunda anlaşıldığını, ancak önceki dönemde ücretinin 2.000,00 USD olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı işçi ile müvekkili Şirket arasında ikinci çalışma dönemi için imzalanarak Türkiye İş Kurumu tarafından onaylanan resmî nitelikteki sözleşme gereği ücretinin aylık 550,00 USD olarak kararlaştırıldığını, feshe ilişkin iddialarının da gerçeğe aykırı olduğunu, zira davacının istifa ederek işten ayrıldığını, kendisine zorla belge imzalatıldığı ve iradesinin fesada uğratıldığı yönündeki davacı iddiasının 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 39. maddesinde yer alan düzenleme gereği 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmesi gerekirken fesih tarihinden 4 yıl sonra ileri sürülen bu iddiaya itibar edilemeyeceğini, davacının yasal izin haklarını kullandığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi'nin 07.12.2020 tarihli ve 2018/688 Esas, 2020/766 Karar sayılı kararı ile; davacının tüm hizmet süresi üzerinden 13.04.2010-16.04.2015 tarihleri arasında 3 yıl 11 ay 7 gün çalıştığının tespit edildiği, davalı işverenin asıl işveren olduğu ve dava konusu alacaklardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu, dava ve ıslah tarihinden itibaren zamanaşımının dikkate alındığı, dosyada mevcut belgeler, davalının tanık ifadeleri, davacıya yapılan ödemelerin incelenmesinden, emsal araştırmaları, davacının işten ayrılmadan önceki son aylık ücret ödemesi ve konuya ilişkin emsal yargı kararları gereği hesaplamaya esas alınan aylık ücretinin net 2.000,00 USD olarak kabul edildiği, %5 genel sağlık sigortası işçi payı dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda tazminat hesabına esas aylık giydirilmiş brüt ücretin 2.255,26 USD olduğu, dosya kapsamında istifa dilekçesi yer almadığından, davalı tarafça davacının istifa ettiğinin ve iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı ve tanık beyanlarının değerlendirilmesi neticesinde sözleşmenin işveren tarafından haksız feshedildiği kanaatine varıldığı, çalışma süreleri içerisinde kullandırıldığı anlaşılan izin sürelerinin mahsubu ile bakiye izin süresine göre izin ücreti alacağına hak kazandığı, bilirkişi raporu ile hesaplana fazla çalışma, ulusal ... ve genel tatil ve hafta tatili alacağı ücretlerinin dosya kapsamına uygun olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 27.10.2022 tarihli ve 2021/1310 Esas, 2022/3760 Karar sayılı kararı ile; hizmet süresi ile giydirilmiş brüt ücretin tayininde isabetsizlik bulunmadığı, dosyada yer alan "Ek sözleşme" başlıklı belgenin 24. maddesindeki yıllık 270 saatlik fazla çalışma karşılığının ücrete dâhil olduğuna ilişkin düzenlemenin, sözleşmenin imza tarihinin yazılı olmaması nedeniyle fazla çalışma ücretinin belirlenmesinde nazara alınmamasının yerinde olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin birinci fıkrasının ( b ) bendinin ( 1 ). alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 13.02.2022 tarihli ve 2022/18835 Esas, 2023/192 Karar sayılı kararı ile; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek; dosya içeriğinde istifa dilekçesi bulunmadığına ilişkin karar gerekçesinin dosya kapsamına uygun olmadığı, zira dosyada mübrez 15.04.2015 tarihli el yazılı istifa dilekçesinin yer aldığı ve bu dilekçenin davacıya gösterilerek konuya ilişkin beyanının alınması gerektiği, ayrıca davacının 6 gün çalıştığı haftalarda 27 saat, 7 gün çalıştığı haftalarda ise 31,5 saat fazla çalışma yaptığı şeklinde gerekçeye yer verilmesine rağmen hüküm altına alınan fazla çalışma alacağı, davacının günlük 3 saat fazla çalışma yaptığı ihtimaline göre hesaplanan alacak tutarı olduğundan hüküm fıkrası ile gerekçe arasındaki çelişkinin giderilerek usul ve kanuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yemek ve barınma yardımı ilavesiyle aylık giydirilmiş brüt ücretin 2.255,26 USD olduğu, ibraz edilen istifa dilekçesi gereğince davacının 24.06.2012 ve 14.01.2014 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin davacının iş sözleşmesinin istifa ile sona erdiği, 24.07.2014-29.12.2014 tarihleri ve 30.12.2014-16.04.2015 tarihleri arasında geçen çalışmaların devam eden çalışmalar olduğu, işçinin ücretinin ödenmemesi ya da eksik ödenmesi, Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinin eksik ya da hiç yatırılmamasının haklı fesih nedeni olduğu ve davacının istifa dilekçesi ile davalı işyerinden ayrıldığı, ayrılış tarihi itibarıyla hak edildiği hâlde ödenmediği anlaşılan işçilik alacaklarının varlığı karşısında feshin ödenmemiş işçilik alacakları nedeniyle haklı sebebe dayandığı kanaatine varıldığı, kıdem tazminatına hak kazanan işçinin sözleşmesini haklı nedene dayalı olsa dahi kendisi feshettiğinden ihbar tazminatı talebinin yerinde olmadığı, bakiye izin alacağının bulunduğu belirtilerek ve fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal ... genel tatil alacaklarına ilişkin olarak bozma öncesi gerekçeler tekrar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davacının tazminata hak kazanacak şekilde fesih ... varken bila bedel istifası yönündeki değerlendirmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu doğrultuda ihbar tazminatı talebinin kabulü gerektiğini, 2010-2015 tarihleri arasındaki hizmet süresinin kesintisiz olduğunu, müvekkili lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı belirlendiğini belirterek ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken sair nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; olaya mutad işyeri olan yabancı ülke hukukunun uygulanması gerektiğini, müvekkili Şirkete aynı taleplerle dava açan ve menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, davacının çalışmasının kesintisiz olmadığını, ücret konusundaki kabulün hatalı olduğunu, davacının ücretinin sadece 24.07.2014-16.04.2015 tarihleri arasındaki 2.000,00 USD olduğunu, kaldı ki ücret iddiasının sadece tanık delili ile ispat edilmesinin mümkün olmadığını, emsal kararlar, Ticaret Odasına yazılan müzekkere cevapları nazara alındığında, davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığının açıkça anlaşılacağını, fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin dönem ücretine göre hesaplanması gerektiği gibi çalışılan ülke mevzuatına göre tatil yapılan günlere ilişkin alacağın hesaplanan tatil ücret alacağından mahsup edilmesi gerektiğini, iş sözleşmesini haksız ve bildirimsiz fesheden davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacı işçinin ailevi sebepleri gerekçe göstererek bizatihi yazıp imzaladığı istifa dilekçesi sunulmasına rağmen değerlendirilmediğini, davacı tanığı Z.Ç'nin çalıştığı süre nazara alındığında davacının iş sözleşmesinin feshine tanıklık yapmasının mümkün olmadığını, her ne kadar dava dilekçesinde istifa-ibraname düzenleyerek ve davacıya imzalatılmak suretiyle pasaportların verildiği ileri sürülmüş ise de resmî belge olan ve kimlik niteliğini haiz pasaportun müvekkili Şirket nezdinde olmayıp davacıda olduğunu, kaldı ki davacının, bahsi geçen belgenin zorla imzalatıldığı yönündeki irade fesadı iddiasını 6098 Sayılı Kanun'un 39. maddesi gereği 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ileri sürmesi gerektiğini, davacı tanıklarının beyanları doğrultusunda fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti hesaplanmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında davacının yıllık 270 saate kadarki fazla çalışması karşılığının ücretine dâhil olacağına ilişkin sözleşme imzalandığını, Mahkemece kabul edilen çalışma saatlerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte tanık beyanlarına sadece davacı ile birlikte çalıştıkları dönem için itibar edilebileceğini belirterek ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken sair nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesinin kim tarafından ne şekilde feshedildiği, buna göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, kıdem ve ihbar tazminatına esas alınması gereken hizmet süresinin belirlenmesi ile fazla çalışma alacağının hesabı ile fazla çalışma yönünden Mahkeme kabulünün gerekçesine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 Sayılı Kanun'un 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri.

2. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 17, 24, 25, 41 ve 63. maddeleri ile aynı Kanun'un 120. maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 Sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi.

3. 6100 Sayılı Kanun'un "Taraflarca getirilme ilkesi" kenar başlıklı 25. maddesi şöyledir:

" ( 1 ) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.

( 2 ) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.

"

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Mülga 1475 Sayılı Kanun'un 14. maddesinin ikinci fıkrası, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamış olmakla kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında, işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi, hizmet birleştirmesi için şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Ancak aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def'inin ileri sürülmesi hâlinde, önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.

3. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davacı işçi davalı işverenin değişik şantiyelerinde aralıklarla çalışmıştır. Buna göre 13.04.2010-24.06.2012 tarihleri arasındaki ilk dönem çalışmasının davacının istifasına ilişkin ( 03 ) kodla bildirimi yapılarak sonlandırıldığı, ancak davalı işverence bu hususun ispat edilemediği; 27.08.2012-17.01.2014 tarihleri arasındaki çalışma dönemi yönünden de davalı işverence ( 29 ) kodla bildirim yapılmakla birlikte bu hususta da işverence haklı fesih yapıldığı olgusunun dosya kapsamına göre sübut bulmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece bu tarihler arasındaki hizmet süresinin birleştirilerek tazminata esas çalışma dönemine eklenmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki davacının 17.04.2014 - 16.04.2015 tarihleri arasındaki son dönem çalışmasının davacının istifası ile sonlandığı anlaşılmakla, el yazılı istifa dilekçesi konusunda davacı beyanının alınması gerektiği hususu bozmaya konu edilmiştir.

4. Diğer taraftan davacı tarafça iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği iddiasına dayanılmış ve buna göre kıdem tazminatı ile birlikte ihbar tazminatı da talep edilmiştir. Davacı temyiz dilekçesinde dahi işverenin haksız feshi olgusuna dayanmakta ve ihbar tazminatı talebini yinelemektedir. Dolayısıyla davacı tarafça iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği yönünde herhangi bir iddiada bulunulmadığı anlaşılmaktadır.

5. Yukarıda İlgili Hukuk bölümde de yer verildiği üzere hukuk yargılamasına hâkim olan ilkelerden biri de taraflarca getirilme ilkesi olup buna göre istisnai durumlar haricinde hâkimin, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı hüküm altına alınmıştır. Somut uyuşmazlıkta bu ilkenin istisnası olabilecek herhangi bir durum mevcut olmayıp Mahkemece davacının dayandığı "işverenin haksız feshi" olgusu üzerinde durularak yargılamanın bu çerçevede yürütülmesi ve karar gerekçesinin de buna uygun olması gerekmektedir.

6. Mahkememe huzurunda dinlenen davacı asıl, istifa dilekçesindeki yazı ve imzayı kabul etmekle birlikte iradesi sakatlanarak istifa etmek zorunda kaldığını beyan etmiştir. Ancak dosya içeriğine göre irade fesadı olgusu sübut bulmadığı gibi gerek dava dilekçesinde gerek yargılama aşamasındaki tüm beyanlarında işveren feshine dayanan davacı tarafça, iş sözleşmesinin ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı olarak feshedildiğine dair herhangi bir iddiada da bulunulmamıştır. Buna rağmen Mahkemece dosya kapsamına ve davacı iddiasına uygun olmayan gerekçeyle iş sözleşmesinin davacı tarafça haklı nedenle feshedildiğinin kabulüyle hüküm tesis edilmesi usul ve kanuna aykırı olmuştur.

7. Şu hâlde yapılması gereken iş, davacının 17.04.2014-16.04.2015 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin olarak, davalının haksız feshine yönelik iddiasını ispat edemediğinin kabulüyle tazminat hesabına esas hizmet süresinin bu dönem dışlanarak belirlenmesi ve davacının 17.01.2014 tarihindeki ücreti üzerinden hesaplama yapılması gerektiği hususunun da göz ardı edilmemesidir. Belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

8. Mahkemece bozmaya uyulmuş olmasına rağmen bozma gereği yerine getirilmemiş; fazla çalışma alacağına yönelik olarak karar gerekçesi ile hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilmeden usule aykırı hüküm tesis edilmiştir. Zira bozma kararının ( 5 ) numaralı paragrafında da açıkça yer verildiği üzere; davacının 6 gün çalıştığı haftalarda 27 saat, 7 gün çalıştığı haftalarda ise 31,5 saat fazla çalışma yaptığı şeklinde gerekçeye yer verilmesine rağmen hüküm altına alınan fazla çalışma alacağı, bilirkişi tarafından davacının günlük en fazla 3 saat fazla çalışma yaptığı ihtimaline göre hesaplanan alacak tutarıdır. Karar gerekçesi ile hüküm fıkrası arasındaki bu çelişki giderilmeli, davacı tarafça fazla çalışma alacağına yönelik olarak herhangi bir temyiz talebinde bulunulmadığı da gözetilerek davalı taraf yararına oluşan usuli kazanılmış haklar ihlal edilmeden oluşturulacak gerekçeye göre karar verilmelidir.

9. Davacının dava ve ıslah talebine konu alacak tutarı ile hüküm altına alınan tutarlar gözetildiğinde davacı yararına hükmolunan vekâlet ücretinin, kabul ve ret oranlarına göre hatalı hesaplandığı anlaşılmakla; yukarıda yer verilen bozma gerekleri yerine getirildiğinde oluşacak duruma göre kabul edilen tutar ile talep tutarı gözetilerek taraflara yüklenecek yargılama gideri ve vekâlet ücretinin yeniden usule uygun şekilde belirlenmesi gerektiği de göz önünde bulundurulmaldır.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 25.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


İletişim

Mansuroğlu Mahallesi Ege Sun Plaza A Blok 295/2 Sk. No:1/1 K:3

D:331

35530 Bayraklı/İzmir

Tel:  (0232) 489 39 36

nihatkaya@avukatnihatkayaizmir.com

Mesajınızı aldık. En kısa sürede sizinle iletişime geçeceğiz.

bottom of page